İslam hukukunda “Mehir” denilen hediyeden kaynaklı sorunlar artışa geçti… Bir davada bilirkişi ödenecek mehirin bedelini tespit etti.

Posted by

Ali Kemal Erdem’in özel haberi

Mehir veya diğer adlandırmalarıyla mehr, mihr İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para, mal veya menfaat hediyesi olarak biliniyor.

Türk Medeni Hukuku’nda olmamakla birlikte nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğu birçok ülkede mehir yasalarla da güvence altına alınmış bir gelenek.

Türkiye, son yıllarda başta Suriye olmak üzere birçok İslam ülkesinden göç alıyor.
Burada sığınmacı statüsüyle bulunan Suriye uyruklular arasındaki bazı çiftler de boşanma talebiyle Türk mahkemelerine başvurabiliyor. Bu kişiler arasındaki mehirden kaynaklı anlaşmazlıklar da Türk mahkemelerinin karşısına daha fazla çıkmaya başladı.

Halen böyle bir dava Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi’nde sürüyor.

Türkiye’de yaşayan Suriyeli uyruklu bir kadın yine kendisi gibi Suriyeli olan eşinden boşanma talebiyle mahkemeye başvurdu.

Suriyeli kadın, Avukat Arabulucu Merve Gürcan kanalıyla yaptığı başvuruda kendisi ve çocukları için nafaka talebinde bulundu.

Ayrıca başvuruda Suriyeli kadın, bir süre önce evi terk ederek sorumluluklarını üstlenmeyen eşinin evlendiği zaman taahhüt ettiği ve ülkesindeki mahkeme tarafından da tescil edilmiş olan mehiri de ödemesini talep etti.
Avukat Gürcan ayrıca müvekkilinden aldığı Suriye’deki Asliye Mahkemesi’nin onayladığı mehir belgesini de Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi’ne sundu.
Mehirin düzenlediği belgede 250 bin Suriye lirası muaccel (evlenme halinde hemen ödenmesi gereken), 250 bin Suriye lirası da müeccel (boşanma halinde) ödenmesi gerektiğinin kayda döküldüğü görüldü.
Suriye mahkemesince düzenlenen mehir belgesi tercümesiyle birlikte davaya bakan aile mahkemesine sunuldu.

Bilirkişi de mahkemenin talebi üzerine boşanma halinde ödenmesi vaat edilen 250 bin Suriye lirasının, Türk lirası karşılığını 2592 Türk lirası olarak tespit etti.
Bilirkişi raporunun ardından şimdi mahkemenin son kararı vermesi bekleniyor.

VATANDAŞ OLMAYAN YABANCILAR DA TÜRK MAHKEMELERİNDE BOŞANABİLİYOR

Bu gelişmenin ardından Avukat Merve Gürcan’a konu hakkında bilgi almak üzere başvurduk.
Gürcan’a öncelikli olarak Türkiye’de yaşayan yabancıların da Türk mahkemelerinde boşanıp boşanamayacağını sorduk. Gürcan, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki kanunun 14. maddesine göre boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümlerinin eşlerin müşterek millî hukukuna tâbi olduğunu hatırlatarak, “Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır. Yani Türkiye ‘de yaşayan iki Suriyeli boşanmak istediğinde Türk mahkemeleri, Türk kamu düzenine aykırı olmadığı sürece kendi hukuklarını uygular” dedi.

BOŞANMA HALİNDE ERKEK ÖLÜRSE MİRASINDAN ÖDENİR

İlk sorunun ardından Gürcan’a “Türkiye’de açılan boşanma davalarında mehir alacağı talep edilebilir mi?” sorunu da yönelttik.
Gürcan, önce mehirin İslam hukukundaki anlamını tekrar ettikten sonra muaccel ve müeccel kavramlarına açıklık getirdi ve “Mehri muaccel; erkeğin nikâhtan önce kadına verdiği mehr ve mehri müeccel ise nikâhtan (ve hatta evlilik sona erdikten) sonra verdiği mehr” olarak tanımlanmaktadır. Boşanma hâlinde kocanın bu mehri ödemesi gerekir; ölüm hâlinde de bırakmış olduğu mirastan ödenir” dedi.

KUR’AN-I KERİM’DE GEÇİYOR

Kur’ân-ı Kerîm’de, evlenen erkeğin kadına mehir vermek zorunda olduğu ve bunu
zorla geri almasının câiz olmadığı konusunda âyetler bulunduğunu belirten Gürcan, “Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaat edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Hukukumuzdaki sözleşme serbestisi ilkesi gereğince de kocanın yüklenmiş olduğu edimini yahut bağışlama yönündeki vaadini koca dışında bir üçüncü kişinin de üstlenmesine de engel bulunmamaktadır.”

Gürcan, buna karşın bir kafa karışıklığına yol açmamak için Türkiye’de çiftler arasında çok sık polemik konusu olan bir noktaya da temas ederek, “Nişanda verilen hediyeler, başlık parası ve düğünde takılan ziynet eşyaları, mehir kapsamında değerlendirilmez” hatırlatmasında bulundu.

BOŞANMA HALİNDE 10 YIL İÇİNDE TALEP EDİLEBİLİR

Mehir alacağına ilişkin davalarda Türk Borçlar Kanunu’nun bağışlama sözleşmelerine ilişkin hükümlerin esas alındığını belirten Gürcan, “Mehirin ödenmesinin belirli bir vadeye bağlanması durumunda alacak muaccel olduğu tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımına tabidir. Boşanma ya da ölüm gibi belirsiz süreye bağlanan mehir alacaklarında ise 10 yıllık zamanaşımı boşanma ya da ölümün meydana gelmesi ile başlar” şeklinde konuştu.

YAZILI ANLAŞMA GEREK, TANIKLA İSPATI MÜMKÜN DEĞİL

Ancak Gürcan bir hatırlatmada daha bulunarak, “Türk Borçlar Kanunu uyarınca taşınır veya taşınmaz mallara konu olan
mehr-i müeccel anlaşmalarının adi yazılı şekilde yapılması zorunludur. Aksi takdirde geçerli olmayacaktır. Yargıtay kararında mehir senedinde imza olmaması halinde yemin teklif edilebileceği belirtilmiştir. Bu durumda başkaca delil bulunmadığı takdirde son çare olarak yemin teklifi ile ispat edilmeye çalışılabilecektir. Mehir alacağının
tanıkla ispatı mümkün değildir” diye konuştu.

ÜLKELERİNDEKİ MARKALARIN DÜZENLEDİĞİ BELGE DE DELİL OLARAK SUNULUYOR

Kimi Müslüman ülkelerde evliliklerde yetkili makamlarca yazılı olarak tarafların mehre ilişkin beyanlarının alındığı ve nikah akdinin bundan sonra gerçekleştiğinin görüldüğünü de belirten Gürcan, “Bu durumda mahkemeye bu belgelerin yetkili makamlarca onaylı yeminli tercümeleri sunulmak ve bilirkişice mehir bedelinin Türk Lirası karşılığı tespit edilmek suretiyle mahkemece karar verilmektedir” diyerek Türk mahkemelerinin bu belgeleri dikkate aldığını söyledi.

BOŞANMA DAVASIYLA DA AÇILIYOR AYRI DA AÇILABİLİYOR

Gürcan, son olarak mehir senedinden kaynaklanacak alacak davalarının boşanma davası ile birlikte açıldığı takdirde harcı ödenmek sureti ile Aile Mahkemesi’nden talep edilebileceğini de kaydederek, “Boşanma davasından ayrı olarak talep edilmesi halinde ise davalının yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesi görevli ve yetkili olacaktır. Tarafların mehir olarak bir taşınmazı belirlemesi durumunda resmi şekil şartına uyularak işlemin tapuda yapılması zorunludur” diyerek sözlerini tamamladı.

patronlardunyasi.com

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir