Kazılarda günümüzden 11.600 yıl öncesine ait dinsel törenler için yapılan tapınaklar gün yüzüne çıkarılmıştır. 11 bin yıllık tarihe sahip Urfa tarihten günümüze birçok milletin hakimiyetine girmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Bunları özetleyecek olursak; 1984 yılında Fransız araştırmacı Gautier’in başlattığı ve 1946’dan sonra Prof. Kılıç Kökten’in sürdürdüğü yüzeysel araştırmalardaki buluntular, Şanlıurfa ve çevresinin Paleotik (yontmataş), dönemde (MÖ 500.000-8.000) insan yaşantısına sahne olduğunu göstermektedir.
Cumhuriyet devrinde Urfa
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti mağlup olmuştu. Osmanlı Devletinin bir bağımsız sancağı olan Urfa da Mondros mütarekesini takip eden günlerde 24 Mart 1919 senesinde İngilizlerin işgaline uğramıştı. 1919 senesinde Urfa 80.000 nufuslu idi. İyi bir araba yolu vardı ve şehir çok iyi inşa edilmiş güzel bir şehirdi. Sokakları döşeliydi ve iyi ve çok kullanışlı bir su sistemi de vardı. İşgalcilerin gelişi ile gerek Müslüman ve gerekse Hıristiyan Urfalılar işgal kuvvetlerinin baskısı altında kalmıştı. Altı ay kadar sonra İngilizler şehri Fransızlara bırakmışlardı. İngilizlerin Urfa’dan ayrılışı ile 30 Ekim 1919’da da Fransızlar Urfa’yı işgal ettiler. Urfanın işgal edilmesi üzerine bütün Anadolu’da olduğu gibi Urfa da işgalcilere karşı kurtuluş mücadelesine girişti. Bu arada Fransızların tahriklerine kapılan ve onlardan kuvvet alan Urfa’nın Ermeni Hıristiyanlarının bir bölümü de Fransızlarla bir olarak yıllarca beraber yaşadıkları Urfa Müslümanları ile savaşmaya başladılar. Urfa Çetelerinin mücadelesi ile 11 Nisan 1920’de urfa Fransızlardan resmen temizlendi ve Türkiye Cumhuriyetine bağlandı. Bunun üzerine şehirdeki Hıristiyan halk Suriye’ye göç etti.